3 dakika 47 saniye okuma süresi
İnsanlıÄın ilerleyebilmesi ve hayatın bi' Åekilde devamı iƧin Ƨokluk doÄruluk doÄurmak zorundadır. Yani ƧoÄunluÄun inandıÄı Åeyler doÄru olmak zorundadır. Matematik ve fizik gibi aklımıza gelen en rasyonel olguların temeli bile aslında tamamen ƧoÄunluÄun doÄru olduÄu varsayımı üzerine kuruludur. Mesela yer Ƨekimiyle ilgili o efsanevi elma sahnesini ele alalım. Belki katrilyon birinci denememizde elma aÅaÄı deÄil de yukarı doÄru hareketlenecektir ancak biz daha o kadar deneme yapmadıÄımız iƧin yer Ƨekiminin varlıÄını kabul etmiÅizdir. Ya da belki elmayla dünya birbirine aÅıktır ve binlerce yıl sonra birbirlerini Ƨekmeyi bırakacaklardır ancak biz yer Ƨekiminin ebedi bir Åey olduÄuna ya da 2+2'nin 4 olduÄuna inanmak zorundayızdır ki tüm insanlık ortak bir zemin üzerinde yükselebilsin.
Aslında trilyon defa attıÄımız paranın hep yazı ya da tura gelmiÅ olması, trilyon birincinin de yazı gelme olasılıÄının 1/2 olduÄu gerƧeÄini hiƧbir zaman deÄiÅtirmez. Yani Ƨokluk doÄruluk doÄurmaz ve bu tamamen insanlıÄın ilerleyebilmesi iƧin uydurulmuÅ bir yanılsamadır. Ne var ki iƧimizdeki insani dürtüleri buna inandıramayız çünkü insanlıÄın geliÅmesi iƧin bir Åekilde ƧokluÄun doÄruluk olduÄuna inanma ihtiyacı zihnimizin en derinlerine kazılıdır.
Bu durum sadece rasyonel bilimlerde deÄil toplumsal yaÅamda da kendini sık sık gƶsterir. Ćzellikle insanlıÄın soyut geliÅmeler kat edebilmesi iƧin ƧoÄu insanın inandıÄı Åey doÄru olmalıdır ki diÄer insanları ƧokluÄa deÄil de doÄruya inandırmak daha kolay olabilsin ve ortak bir ilerleme kat edilebilsin. ĆoÄunluÄun onayladıÄı toplumsal normlar doÄru olarak kabul edilmelidir ki toplumun diÄer bireyleri bu doÄrulara inansınlar ve toplumsal sürdürebilirlik saÄlanabilsin. Ancak bu konu üzerinde azıcık düÅünen herkes farkındadır ki toplumsal normların birƧoÄu kiÅisel ƶlƧekte Ƨok yanlıÅtır ve yapılan genellemeler tabii ki mozaiÄin hiƧbir parƧası iƧin tam anlamıyla uyuÅmamaktadır.
KiÅisel hayatlarımızdaki asıl sıkıntılar da tam olarak bu farkında olmadıÄımız kabulleniÅten baÅlar. İnsanlıÄın varoluÅu kadar eski olan bu yaklaÅım iƧimize o kadar iÅlemiÅtir ki bu sebepten ƶtürü bir sürü hata yaparız. Her olayın kendi iƧinde eÅsiz olduÄu algısını yitiririz bir yerden sonra. BirkaƧ insanın bizim iƧin veya vereceÄimiz kararlar iƧin yapacaÄı aynı doÄrultudaki yorumları gerƧeklik zannederiz ve doÄru algımız bozulur. Bu yanılgının altında, Ƨokluk yanılgısının yanında tüm insanlarda olan akıl verme ve akıl alma hevesi de yatar aslında. O yüzden hepimiz ƧoÄu kararlarımızı baÅka insanlara danıÅırız ve onların sƶyledikleri ƧoÄunluÄa uygun gerƧekleri doÄru kabul ederiz ya da ƧoÄunluÄun sƶylediÄi Åey isteÄimizle ƶrtüÅmese bile mantık ƧerƧevesinden Ƨıkmamak iƧin isteÄimizin bu olduÄunu sanırız.
Tüm insanlar anlatmaya ve bilmeye bayılırlar, ƶzellikle de bildikleri Åey karÅı taraftan tasdik aldıÄı zaman. Aynı zamanda tüm insanlar bir bilgi parƧacıÄıyla hayatlarının deÄiÅeceÄine inanmak isterler. En Ƨok satan kitapların arasında aforizmaların olma sebeplerinden biri de budur, insanlar hayatlarını deÄiÅtirecek "o cümleyi" ararlar birƧok zaman. Hatta bu durum, en klasik popüler kültür hikayelerinde bile her Åeyi bilen ak sakallı bilgenin baÅrole "o cümleyi" sƶylemesi ve hikayenin bi' anda Ƨƶzülmesi Åeklinde de vuku bulmuÅtur.
Hayat, Ƨokluklara inansaydı Åu an bir ƧoÄumuzun ismini bile duymamıŠolacaÄı efsanelerle doludur. Atatürk, Samsun'a ƧıktıÄı zaman kimsenin ona yaptıÄı Åeyin mantıklı olduÄunu sƶylediÄini sanmıyorum mesela. Bunun ana sebebi size akıl veren ya da verecek olan kimsenin siz olmadıÄı ve olayları tüm detaylarıyla anlatsanız, hatta tüm olayları bir kameradan izletme Åansınız olsa dahi iÅin duygusal boyutuna ve deneyimlerinize hiƧbir zaman siz kadar hakim olamayacaÄıdır. Yani bir basketbol koƧundan futbol takımınız iƧin duyacaÄınız "o cümleler" ilk baÅta kulaÄa mantıklı gelebilir ancak sahaya ƧıktıÄınız zaman iÅler pek de istediÄiniz gibi gitmez. ĆrneÄin Atatürk'e baÅarısız olacaÄını sƶyleyen birisi Atatürk kadar ileri gƶrüÅlü ve küçük detayları gƶrebilen birisi olmayabilir ki toplumun birƧoÄunun ortalama bir zekaya sahip olarak yaÅayıp ƶldüÄünü de gƶz ƶnünde bulundurursak aslında Ƨokluk, efsanelere ve asıl olan gerƧeklere ulaÅılmasındaki en büyük handikaptır.
Efsaneleri yaratmanın ƶnündeki en büyük engel ƧokluÄa ve Ƨokluktan dolayı mantıklı sandıÄımız Åeylere karÅı gelmekte olan cesaretsizliÄimizdir.