ilişkiler 442 oynanır mı?

Haziran 20, 2024

    

    hepimizin ataları öyle ya da böyle üç yüz bine yakın yıldır hayatta kalmak için yemek, üremek için eş seçiyor ve biz de içimizde bi’ yerlerde bu yüz biner yıllık tecrübeleri barındırıyoruz. hepi topu 100 yıl yaşıyoruz ve bu süre tüm hayat dersini almamız için hiç de yeterli bir süre değil. o sebepten kısayol olarak beyin bu jenerasyonların bilgi birikimiyle oluşmuş uyarıcı bir sistemle bize yardımcı oluyor. bu tecrübeler ne kadar günümüz yaşamına birebir uymasa da benzer örüntüleri gören beynimiz biz farkında bile olmadan bizi uyarıyor ya da destekliyor. buraya kadar her şey çok mantıklı, peki bunun ilişkilerde taktik yapmayla ne alakası var di’mi?

    bu yazıdakiler herhangi bir ikili ilişki için genellenebilir. anlatma kolaylığı olsun diye kadın-erkek romantik ilişkisi üzerinden örneklendirerek anlatacağım. olayı somutlaştırmak için en klişe ilişki taktiklerinden biriyle başlayalım: ‘geç yazmak’.

    geç yazmak aslında işe yarayan bir taktik, çünkü evrimsel olarak düşündüğünüzde herkesin kolonide belirli görevleri var ve kolonideki diğer insanların yaşamı da bir noktada herkesin görevlerini yerine getirip getirmemesine bağlı. eğer bir insanın birinci önceliği sizseniz (ilişkinin daha erken aşamaları için), ya da karşınızdaki insan her an size cevap verebilecek müsaitlikteyse bu bir nevi onun kendi hayatında başka bir işle meşgul olmadığını gösterir. evrimsel olarak elinden iş gelmeyen birinden doğacak çocuğunuzun yaşama şansı daha düşüktür ki bu beynin asıl amacı olan neslin devamı için çok büyük bir kırmızı alarmdır. geç yazma taktiği aslında bu kırmızı alarmı nötrleyen bir simülasyondur ve bilerek mi geç yazıyor yoksa gerçekten işi mi var sorusunu yanıtlayamayacağımız için de bunu doğru kabul eder ve karşı tarafa daha çok ilgi duyarız.

    ayrıca bu taktiğin başka bir evrimsel boyutu da beynin yine nadir olanı istemesidir. annesi ev hanımı babası çalışan insanlar çocukluklarını düşündüğünde bu dediğimi çok daha net anlayacaktır. tüm gün sizinle olan annenizin sevgisi sadece akşamları eve gelen babanın kapıdan girişi kadar heyecan verici değildir çünkü beyin her zaman ulaşılması daha zor ve nadir olanı ister. ulaştığınızda da sizi tatmin eden hormonlarını daha çok salgılar, çünkü dünyadaki gerçekten değerli şeyler çok azdır ve beynin herhangi bir konu için böyle düşünmesi hayatta kalmak için çok değerli bir mekanizmadır.

    şimdi asıl soruya tekrar dönelim: e ilişkilerimizde taktik yapmalı mıyız?

    buraya kadar anlattıklarımdan bu soruya çıkan cevap büyük ihtimalle evet ama bu cevap şöyle bir ikilem de doğuruyor: taktik yaparak bir insanla sağlıklı bir ilişki kurabiliyorsak biz aslında kimiz ve bizim normal halimiz sevilmeye layık değil mi? ilk sorunun cevabının evet olması son sorunun cevabını da evet yapıyor ki bu doğru ve istenilen bir cevap değil.

    her insanın herhangi ikili ilişkisinden çok daha önemli bir ilişkisi vardır: kendisiyle ilişkisi ve kendisine karşı sorumlulukları. kendimize karşı taktik yapamayız. taktikler ikili ilişkilerde ideal hayatı bir şekilde simüle ettiği için başarılıdır ama kendimizle olan ilişkimizde yalan söylemenin bir sınırı vardır ve istediğimiz her bir şeyi elimizden kaçırdıkça bu sahtelik zarar görür ve bir noktada sonlanır. bu sebepten kendimize karşı taktik yapmak çabuk sönen sahte bir kıvılcımdır aslında.

    tüm bunların ışığında asıl sorumuzu şöyle bir sonuca bağlıyoruz. ilişkilerde taktik yapmak bazı noktalarda işe yarayabilir, ancak bizim zaten bu taktiklerin ana fikri olan sebepleri doğal bir şekilde kendi hayatımızda bulundurmamız gereklidir. bu hayatta bir şeyleri başarabilmek için halihazırda kendi meşguliyetlerimiz olmalıdır ve karşıya her an her saniye cevap verebilecek bir konumda olmamalıyızdır zaten, yani bunu taktik olarak değil de hayatın kendisi olarak yapmalıyızdır. ki böyle bir durumda karşıya vakit ayırabildiğimiz anlar da daha değerli olur ve sağlıklı bir ilişkinin devamı için fedakarlıklar yapmak önemlidir. yani burdaki konu hiçbir zaman ulaşılabilir olmayın demek değildir. kendiyle sağlıklı bir ilişkiye sahip bir insanın ikili ilişkilerinde taktik yapmasına gerek yoktur çünkü zaten karşı beynin aradığı doğru örüntülere kendi hayatında sahiptir. aynı şekilde kendisiyle ilişkisinde başarısız bir insan da ikili ilişkisindeki taktikleri uzun süre devam ettiremez çünkü bir noktada karşı taraf hayatınıza dahil olmaya başladıkça o simülasyon da bir şekilde çöker.

    asıl soruya son kez tekrar dönelim: e ilişkilerimizde taktik yapmalı mıyız?

    kendinizle ilişkiniz o kadar sağlam olmalıdır ki herhangi başka bir ikili ilişkinizde taktik yapmak zorunda kalmayasınız. taktikler doğru olanı simüle etmek için vardır ve bunları gerçekçi bir şekilde de hayatımıza katabiliriz. böylece kendi hayatımızdaki kişisel başarılardan da tatmin bir hayat yaşayabilir, aynı oranda ikili ilişkilerimizden de doğru ve tatmin edici geri dönütler alabiliriz. bu başka bir bakış açısından siz kendinizi sevmiyorken başkası sizi neden sevsin gibi de düşünülebilir.

Beğenebileceğin Diğer Yazılar:

0 Yorum

Labels